Âlâ Parti Genel Lideri Meral Akşener, partisinin küme toplantısında konuşuyor.

Akşener’in konuşmasının satır başlarında şu sözler yer aldı:

“Aziz milletim, bedelli milletvekilleri, değerli basın mensupları,Sizleri hürmet ve sevgiyle selamlıyorum.

Küme toplantımıza güzel geldiniz. Konuşmama, Samsun Çarşamba’ya selam göndererek başlamak istiyorum. Çarşamba Ovası’na, apar topar yapılmak istenen Biyokütle Güç Santrali’ne karşı, büyük bir uğraş veren kardeşlerimiz var.

Onların dik duruşu sonucunda, lokal mahkeme, 10 Mayıs’ta inşaatı durdurup, ÇED raporu istemişti. Öğrendik ki, Danıştay kararı bozmuş, uzman raporu istemiş. Eksper heyeti şu anda orada.

Değerli bir tarım alanımız olan Çarşamba Ovası’nı muhafazaya, yahut betona teslim etmeye bu heyet karar verecek. Uygun Parti olarak, tarım yerlerimize göz dikenlerin karşısındayız. Milletvekillerimizle, Samsun teşkilatımızla süreci takip edeceğiz,Ve Allah’ın müsaadesiyle Çarşamba Ovamızı betona ve ranta feda etmeyeceğiz.

Dava arkadaşlarım; Geçtiğimiz Pazar günü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 37’inci yılıydı. Kutlu olsun!

Büyük devlet adamımız, mücahit Rauf Denktaş’ı rahmetle ve minnetle anıyorum. Kıbrıs’ın çabasında toprağa düşen aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun. Cenabıhak, gazilerimizden bin sefer razı olsun.

Bu vesileyle, Maraş kararı için emeği geçen herkese teşekkür ederim. Kuzey Kıbrıs topraklarının her bir santimetrekaresinde, kelam ve yetki hakkı Kıbrıs Türkleri’nindir. Uygun Parti olarak her hal ve şartta, sürekli kardeşlerimizin yanında olacağız.

Zira biz inanıyoruz ki; o kutlu gün gelecek, dünya Kuzey Kıbrıs gerçeğini tanıyacak. Zira biz biliyoruz ki; Kıbrıs Türktür, Türk kalacak!

Kıymetli milletvekilleri, siyasette ağır bir haftayı geride bıraktık. Pandemi tehdidinin arttığı bu günlerde, Türkiye’nin atacağı her adım, bugünü olduğu kadar, yarını da etkileyecek.

Bu türlü günlerde, devlet ciddiyetle tedbir almak, milletimize itimat vermek çok değerlidir. Zira bu türlü vakitlerde, söylenen her kelam, atılan her adım, insanımızı ya rahatlatır, ya da endişelendirir. O yüzden, devleti yönetim edenlerin, bu türlü vakitlerde dikkatli olması gerekir.

Zira bu türlü sorunlu günlerde, vatandaş devletine güvenmek ister. Doğruları duymak, yanlışsız işler yapılacağına inanmak ister. Ne var ki, ikazlarımıza karşın, pandemi konusunda, milletimizde bir itimat buhranı oluştu.

Milletimiz elbette bu hususta, hangi noktada olduğumuzu bilmek isteyecek. Bu yalnızca bir istek değil, bu bir haktır. Vatandaşınızı, bu türlü bir tehlikeyle ilgili olarak, açık ve yanlışsız bilgilendirmeniz gerekir.

Bu iş, siparişle ürettirdiğiniz, düzmece enflasyon hesabına benzemez.Söz konusu olan vatandaşımızın sıhhatidir, hayatıdır. Pandeminin birinci gününden bu yana, samimiyetine inandığımı söz ettiğim, Sayın Sıhhat Bakanı’nın sıkıntı durumda olduğunu görüyorum.

İktisattaki her sayıyla, başlarına nazaran oynayıp, yanlış öyküler yazan bu iktidarın, pandemi konusunda da misal bir alışkanlık edindiğine şahit oluyoruz.

İktidarın, milletimize akşam üstleri açıkladığı sayılar, maalesef artık inandırıcı değil. Bakın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin resmi sayıları ortada. Mesela geçtiğimiz hafta sonu, 14 Kasım Cumartesi günü, Sıhhat Bakanlığı, tüm Türkiye’deki, pandemi kaynaklı can kaybını, 92 olarak açıkladı.

Halbuki birebir gün, defin raporlarına nazaran, yalnızca İstanbul’da, salgın hastalık hasebiyle, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 164. Yani yalnızca İstanbul’da, Bakanlık sayılarının iki katı insanımızı kaybetmişiz.

Yeniden sıhhat Bakanlığının açıkladığı sayılara nazaran, pandeminin başından bu yana, Türkiye’de toplam 11 bin 418 vatandaşımız hayatını kaybetti.

Fakat tekrar İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sayılarına nazaran,14 Kasım tarihine kadar, yalnızca İstanbul’da, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 9872. Bu işte bir gariplik var. Zira şeffaflık yok, dürüstlük yok.

Hal böyleyken, Sayın Koca’nın da artık bir karar vermesi gerekiyor. Salgının birinci gününden bu yana sürdürdüğü çalışmalarına gölge düşürmemek için, gerçekleri milletimize anlatması gerekiyor.

Zira gerçekleri bilmek en doğal hakkımız. Bizi ilgilendireni, bizden saklayamazsınız. Siyasi hesaplarınız, vatandaşlarımızın sıhhatinden, ya da canından değerli değildir.

Buradan iktidara sesleniyorum; Pandemi denetimden çıkmış görünüyor. Bilhassa İstanbul’daki tablo tam bir felaket. Kelam konusu olan, vatandaşlarımızın canı.Burada öteki hesaplar yapılmaz.

Hele siyasi hesap hiç yapılmaz. Çok geç olmadan, uzmanlara kulak verin. Akla, bilime kulak verin.

Dün akşam açıkladığınız yarım yamalak önlemler yerine, hiç vakit kaybetmeden, 14 günlük, kesintisiz bir sokağa çıkma kısıtlaması ilan edin.”

DETAYLAR GELİYOR…

Ensonhaber